Halit yazdi
İsviçre’de doğanın en büyük hazinelerinden bazılarını barındıran çok az bölge vardır. Luzern’in “Vahşi Batı”sı olarak da bilinen Entlebuch, ülkenin en geniş ve en fazla sayıda bataklık alanına ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda, ulusal ve uluslararası öneme sahip benzersiz bir flora ve fauna çeşitliliğine sahiptir. Bu nedenle Entlebuch, İsviçre’nin UNESCO tarafından tanınan ilk biyosfer rezervi olmuştur.
Dünya çapındaki biyosfer rezervleri ağı içinde Entlebuch, pre-Alp bataklıklarını ve karstik peyzajları temsil eden özel bir alan olarak kabul edilmektedir.
Entlebuch Biyosfer Rezervi
400 kilometrekarelik geniş bir alanda, el değmemiş bataklıklar, huzur dolu Alp çayırları ve heybetli Schrattenfluh Dağı ile doğanın sunduğu büyüleyici bir dünya ziyaretçilerini karşılamaktadır. Burada, huzur, ilham ve dinlenme vaat eden eşsiz doğal deneyimler yaşanabilir.
Ancak Entlebuch yalnızca dingin doğasıyla değil, çeşitli açık hava etkinlikleriyle de dikkat çekmektedir. Bölge, ziyaretçilerine şu aktiviteleri sunmaktadır:
Bölgenin tarihi ve kültürel mirası da oldukça zengindir. Romoos’ta kömür yapımı gibi eski zanaatlar, Heiligkreuz hac merkezi gibi kültürel duraklar, Entlebuch’u keşfetmeye değer kılan unsurlardandır.
Entlebuch Biyosferinin 20 Yılı
Entlebuch’un kaderi, 6 Aralık 1987’de dramatik bir şekilde değişti. İsviçre’de bataklık alanların korunmasını amaçlayan Rothenthurm Girişimi’nin halk oylamasıyla kabul edilmesi, özellikle tarım ve turizm sektöründe çalışan yerel halkı kaygılandırdı. Bölgenin tamamen bir doğa rezervine dönüşebileceği korkusu oluştu.
Ancak Entlebuch’un halkı, bölgeyi sürdürülebilir bir şekilde geliştirmek için büyük bir kararlılıkla harekete geçti. Bölgenin geleceğini şekillendiren adımlardan bazıları şunlardı:
Bu çabalar öylesine başarılı oldu ki, 2011 yılında UNESCO tarafından Entlebuch Biyosferi dünya çapında örnek bir biyosfer modeli olarak ilan edildi. Bölge halkı, bu başarının haklı gururunu yaşarken, sürdürülebilir kalkınma yolunda çalışmalarına devam etmektedir.
Entlebuch, doğayla uyum içinde bir yaşamın mümkün olduğunu kanıtlayan eşsiz bir bölgedir. Hem doğa tutkunları hem de sürdürülebilir turizmi deneyimlemek isteyenler için kaçırılmayacak bir destinasyondur.