Palud meydani genis açi görünüm

Kanuni Sultan Süleyman Lozan'da

Halit yazdi

Lozan’a ayak bastığınızda, tarihin rüzgârı sizi hemen sarıp sarmalıyor. Sokaklarında dolaşırken her köşede geçmişin izleriyle karşılaşıyorsunuz. İşte bu tarihî atmosferin en çarpıcı noktalarından biri de Adalet Çeşmesi. 1584-85 yıllarında Neuchâtel’li heykeltıraş Laurent Perroud ve oğlu Jacques tarafından yapılan bu çeşme, şehrin en göz alıcı eserlerinden biri. Perroud’un Batı İsviçre’de yaptığı birçok çeşme var, ama Lozan’daki bu eser sanırım en etkileyici olanlarından biri.

Çeşmenin tam ortasında, Adalet’i simgeleyen bir figür var. Gözleri bağlı, bir elinde kılıç, diğerinde terazi tutuyor. Adaletin herkese eşit olduğunu ve gücün adaletin önünde eğilmesi gerektiğini hatırlatırcasına… Heykelin ayaklarının dibindeyse dört figür diz çökmüş durumda: Papa, İmparator, bir Yargıç ve “Le Grand Turc” yani Kanuni Sultan Süleyman. Evet, Osmanlı’nın en güçlü padişahlarından biri olan Kanuni, burada “Büyük Türk” olarak anılıyor. Bu tasvir, o dönem Avrupa’sının Osmanlı’ya bakışını ve onun dünya siyasetindeki etkisini gösteriyor. Kanuni’nin burada diz çökmüş olarak betimlenmesi, adaletin herkes için geçerli olduğunu vurguluyor sanki.

Palud meydani adalet heykeli, kanuni, mobile
Palud meydani adalet heykeli ve saat, arkada kule

Heykelin detaylarına baktığınızda ise akantus yaprakları, Lozan’ın armaları ve zarif kabartmalar dikkatinizi çekiyor. Çeşmenin bugün gördüğünüz hali aslında 1930’da yapılan bir kopya. Orijinal parçalar ise Lozan Tarih Müzesi’nde sergileniyor. Yine de çeşmenin o ihtişamı ve 16. yüzyıl sanatının izleri hâlâ çok canlı. Özellikle çeşmenin gövdesindeki detaylar, zamana meydan okur gibi dimdik ayakta.

Lozan’a gelen tarih meraklıları için bu çeşme sadece güzel bir sanat eseri değil, aynı zamanda bir tarih dersi gibi. Osmanlı’nın Avrupa’daki yansımalarını görmek isteyenler için Kanuni Sultan Süleyman’ın bu tasviri, tam bir zaman kapsülü adeta. Lozan’ın kalbinde, geçmişle bugünü birleştiren bir nokta…

Eğer bir gün Lozan’a yolunuz düşerse, bu çeşmenin önünde biraz durup düşünmenizi tavsiye ederim. Tarihin sesini dinlemek, geçmişin izlerini hissetmek için harika bir fırsat. Hem Kanuni’nin o heybetli duruşunu hayal edip, hem de adaletin evrenselliğini düşünmek… Lozan’ın büyüsüne kapılmamak elde değil!